Page 11 - İTU RSG
P. 11
büyürken yeteneklerimin farkında olarak büyüdüm. Sanırım anne babaların hayalindeki çocuktum hem derslerim iyiydi, matematik ve fende başarılıydım hem de sanat derslerinde bir o kadar başarılıydım. Ailemizde
de baskı yoktu. Yani şu veya bu olacaksın diye hiç birimize en ufak
bir baskı olmadı. Başarılı olduğumuz alanda destekledi annem. Babamı zaten çok küçük yaşta kaybettik. Onun için bizde en çok anne figürü var. Ve hepimizi çok destekleyen bir anne... Akademik eğitimimi kimya üzerine aldım ama resmi hiçbir zaman bırakmadım. Annem üniversite yıllarımda açtığım sergiye geldiğinde bana “Okulu bir yıl uzatabilirsin” demişti; ben sadece sömestr uzattım... Sonra üniversitedeki kariyerime ara verdim. Çünkü üniversitelerdeki bazı uygulamalar nedeniyle artık kendimi çok da özgür hissetmiyordum. Bir yandan da kardeşlerim birlikte bir şeyler yapalım diye ısrar ediyorlardı. Bir şeye güvenebiliyorsanız, cesaretli hareket edebiliyorsunuz. Ben biraz düşünerek hareket ettim ama güvendiğim şey kendi yeteneklerimdi.
Kimya mühendisliği üzerine aldığınız eğitimin resim çalışmalarınızı destekleyici etkisi oldu mu?
Mühendis kimliğimi hiç bırakamıyorum... Bir tarafta o matematik düzen var diğer tarafta sanattan ödün vermeyen biri
var. Düşünün ki asistan sınavına girdiğimde bir soru vardı: “Sınavı kazanırsanız hangi projeyi yapmak istersiniz?” Ben de sanat ile bilimin tam orta noktasında olmak istediğimi
söylemiştim. Doğal boyalarla ilgili bir proje yapmak istiyorum demiştim. Daha sonra sınavı birincilikle kazandım. Hocam İngilizdi. Bana “Çok güzel bir proje yazmışsın ama ben seni oradan başlatırsam çok yararlı olamam. Biraz temelsiz olur. Sentetik boyalara gideceğiz. Ben seni katrandan başlatacağım. Katranın analizi ile başlayacaksın. Sonra sentetik boya sentezi ve sonrası sana kalmış” dedi. Önce biraz şevkim kırıldı ama çalışmaya başladığımda kendimi yine şanslı hissettim. Ben sık sık böyle şanslı hissediyorum... Ve ondan sonra hep doğal boya girdi hayatıma. Ben doktoram bitince resim yapamadım açıkçası. Tek adamların yönettiği bir yerde olmak beni rahatsız ediyordu açıkçası. Ve onun üstüne birdenbire tasarım hayatıma girdi.
Tasarımcı Gönül Paksoy’a giden yola çıktınız...
Aslında başlarda “tasarım yapmak üniversitede hoca olmaya benzemez, herkes yapamaz” gibi eleştiriler aldım. Ama burada da hem bir önceki eğitimimi, kendime verdiğim emeği ve bana verilen emeği boşa çıkarmadım. Şimdi tasarım yapanlar arasında bir farkım varsa o fark bu temelden geliyor. Benim esasında sanatın birçok dalına ilgim var, özellikle arkeolojiye müthiş bir merakım var. Ve düşünsenize böyle bir toprakta dünyaya geliyorsunuz. Bu çok büyük bir şans! Türkiye’de dünyaya geldiysem bu bir şanstır. Ve Çukurova çok olağanüstü bir bölge, her tarafından size ilham verecek kaynaklar fışkırıyor... Bir tarafa bakıyorsunuz muhteşem bir sarı
11/2014 | İTÜ RSG 11