Page 11 - RSG_MAG_17_RO
P. 11
ler genellikle hanedan üyelerini, Mani ve Uygur rahiplerini betimlemektedir. Çeşitli kültür ve inançların etkili ol- duğu bir ortamda yapılan bu tasvir- lerin üslupları bölgesel farklılıklar gösterir. Zira Mani’nin öldürülmesi- nin ardından öğretisinin takipçile- ri Uygurlar’ın yaşadığı bölgelere göç ederek inançlarını burada sürdür- müşler ve bu arada Uygur sanatına da esin kaynağı olmuşlardır.
Uzak Doğu ile Avrupa arasında yüz- yıllar boyunca sosyal, kültürel, sanat- sal etkileşimi de sağlayan ticaret ağı ile bu medyumun ve imge dünyasının Anadolu’ya taşındığını ve pek çok kül- türden gelen üslup özelliklerini ala- rak kendine özgü bir görsel dil oluş- turduğunu söylemek mümkündür. On ikinci-on üçüncü yüzyıllarda sadece kitap resminde değil, çini ve sera- miklerde de görülen bu betim anlayı- şında, “Moğol tipi” diye adlandırılan figürler dikkati çekmektedir. İkonog- rafik olarak ayırt edici özellikleri olan söz konusu figürler ay yüzlü, badem gözlü, yay gibi kaşlı, küçük ağzılı ve burunludur; saçları iki yandan örgülü olarak omuzlarından aşağı uzanmak- tadır ve cinsiyet farkları belirgin de- ğildir.
Selçuklu Dönemi Tasvir Geleneği
Selçuklu dönemi, çeşitli konularda telif edilen eserler ve bunları zengin- leştiren tasvirler ile İslam kitap sa- natı içinde özel bir yere sahiptir. En erken örnekler arasında, Yunanca’dan tercüme edilen ve orijinal kopyala- rı gibi resimli olan bilimsel eserler yer alır. Yunan farmakoloji yazarı
Dioskorides’in (ö. 79) farmakolojik bir ansiklopedi şeklinde düzenlemiş eseri Kitâbü’l-Haşâ’iş (Bitkiler/Otlar Kita- bı), Galen’in (ö. 210) zehirlenmeler ve panzehirlerle ilgili kitabı da Kitâbü’l- Diryâk (İlaç Kitabı) adıyla Arapça’ya çevrilmiştir. Kitâbü’l-Haşâ’iş’in oriji- nal nüshalarında bitki tasvirlerinin yanı sıra, Dioskorides’in öğrencilerine bitkileri tanıttığı kompozisyonlar da yer alır. Bu resimler antik el yazmala- rından kopya edilmişlerdir ve Bizans resminin etkilerini ve ikonografik bazı özelliklerini taşımaktadırlar. Arap- ça çevirilerinde ise metinler olduğu gibi tercüme edilirken, resimlerin de bir tür “görsel” çevirisi yapılmış, fi- gürler “İslamlaştırılmış”tır. Kitâbü’l- Diryâk’ın musavver nüshalarında ise Uygur fresklerini andıran, belli bir anda durmuş izlenimi veren bir kom- pozisyon düzeni tercih edilmiştir. Bu erken örnekler uygarlıklar arasındaki üslup değişim ve etkileşimlerini yan- sıtmak bakımından dikkate değerdir.
Selçuklu resim sanatının en özel tas- virlerine, bilinen yegâne resimli nüs- hası bugün TSMK’de korunan bir aşk hikayesi olan Varka ve Gülşah’ta (TSMK H. 841) rastlanır. Yedinci yüz- yılda yaşamış bir Arap şairin hikaye- sine dayanan bu mesnevi, on birinci yüzyılda Ayyukî tarafından Farsça yazılarak Gazneli Sultan Mahmud’a sunulmuştur. Musavver nüshada, her biri adeta bir film şeridi gibi sayfala- ra yatay olarak yerleştirilmiş, konu- sunu metinden alan yetmiş bir tasvir yer almaktadır. Tasvirlerden birinde bulunan imza nakkaşın adını Abdül- mümin b. Muhammed el-Hoyî olarak
02/2019 | İTÜ RSG 11