Page 34 - RSG_MAG_17_RO
P. 34
sanat hakkında - { şubat 2019 }
34 İTÜ RSG | 02/2019
onlara yiyecek olarak sunulmakta- dır (Ruhban metin). Bu ilk yaratılış hikâyesini takip eden ve daha erken bir kaynağa dayandırılan ikinci ya- ratılış hikâyesinde (Yahvist metin) ise, yer ve gökler yaratıldıktan son- ra ve yeryüzünde henüz hiçbir canlı yokken Tanrı, topraktan şekil verip burnuna hayat nefesi üf lemek sure- tiyle ilk insanı yaratır. Daha sonra Aden’de bir bahçe yapar ve toprak- tan güzel görünüşlü ve meyve veren ağaçlar bitirir; bahçenin tam ortasın- da “hayat ağacı” ve “iyiyi ve kötüyü bilme ağacı” bulunur. Tanrı yarattığı bahçenin bakımıyla ilgilenmesi için adamı oraya yerleştirir ve “iyiyi ve kötüyü bilme ağacı” hariç bahçedeki bütün ağaçlardan rahatça yiyebilece- ğini fakat söz konusu ağaçtan yedi- ği takdirde öleceğini bildirir. Daha sonra, adamın yalnız olmasının iyi olmadığını görüp ona uygun bir yar- dımcı yaratmaya karar verir. Her cinsten hayvanlar yaratır ve adam da her birine isim verir. Ancak ona uy- gun bir yardımcı bulunamaz. Bunun üzerine Tanrı, adamın üzerine derin bir uyku çökmesini sağlar ve o uyku- dayken kaburga kemiklerinden birini alıp kadını yaratır. Kadın kendisine sunulduğunda adam memnuniyeti- ni dile getirir. Bu safhada adam ve eşinin çıplak oldukları ve utançları olmadığı da ilgili pasajda belirtilir. Kadının yaratılmasının hemen ar- dından sahneye yılan girer. Tanrı’nın yarattığı bütün kara hayvanları içe- risinde en hilekârı olarak bilinen yı- lan, kadına bahçedeki ağaçlarla ilgili yasak hakkında soru sorar ve kadın da her bir ağaçtan yiyebildiklerini
ama Tanrı’nın kendilerine bahçenin ortasındaki ağaçtan yemeyi ve ona yaklaşmayı yasak kıldığını söyler. Yılan, kadına ağaçtan yediklerinde ölmeyeceklerini, bilakis gözlerinin açılıp iyiyi ve kötüyü bilmede Tanrı gibi olacaklarını söyler. Ağacın gü- zel ve hoş olduğunu ve insanı da an- layışlı kıldığını gören kadın ağacın meyvesinden alıp yer ve kocasına da yedirir. Bunun üzerine her ikisinin gözleri açılır ve çıplaklıklarını fark ederler. Tanrı, adamın yasak mey- veden yediğini öğrenince sorgula- ma safhasına başlar. Adam, meyveyi kendisine kadının verdiğini kadın da yılanın kendisini aldattığını söyler. Bunun üzerine Tanrı sırasıyla yılana, kadına ve adam yönelerek kendileri için takdir ettiği cezaları bildirir. Yı- lanın cezası lanetlenmek, karnının üzerinde yürümeye ve ömür boyunca toprak yemeye mahkûmiyet, kadınla kendi arasına ve zürriyetleri arasına düşmanlık konmasıdır. Kadının ce- zası ise gebelik ve doğum acılarının çoğaltılması, kocasına meyletmesi ve kocasının ona hâkim olmasıdır. Ada- ma gelince, karısının sözünü dinle- diği ve Tanrı’nın yasağını çiğnediği için toprağın onun yüzünden lanet- lendiği, yiyeceğini topraktan zah- metle elde edeceği ve çıktığı toprağa dönünceye kadar alın teri ile ekme- ğini kazanacağı kendisine bildirilir. Takip eden kısımda adam karısı- nın adını “yaşayan” manasına gelen Havva koyar. Daha sonra Tanrı ikisi- ni de Aden bahçesinden kovar (Gür- kan, 2003, 6-7). Öte yandan, Kur’an-ı Kerim’de Âdem’in eşi ile cennetten çıkarılışı; Şeytan’ın Âdem’i ve eşini