Page 37 - RSG_MAG_17_RO
P. 37
lik meyvesinden yerlerdi. Âdem ve eşine yasaklanan şey, işte bu ebedîlik meyvesi idi. İblis, Âdem ve eşini ayartmak su- retiyle intikam almak isteyince cennete girme teşebbüsünde bulundu. Ancak cennetin bekçileri onu içeri sokmadılar. Derken, yılan çıkageldi. O zamanlar yılan dört bacaklı olup adeta Horasan devesi gibi bir görünüme sahipti. Da- hası, o, Allah’ın yarattığı en güzel hay- vanlardan biri idi ve cennette bekçilik yapıyordu. Ama aynı zamanda İblis’in de yakın arkadaşı idi. Bu yüzden İblis ona, ‘Senin ağzının içinde cennete gire- bilir miyim?’ diye bir ricada bulundu. O da İblis’in ricasına ‘Hay hay!’ deyip onu cennete soktu. Başka bir rivayete göre ise İblis, Âdem’in cennette ağırlan- dığını duyunca kıskançlık krizine girdi ve kendi kendine, ‘Yazıklar olsun! Ben kaç bin senedir Allah’a kulluk ettiğim hâlde cennet yüzü görmedim; bu adam daha dün yaratıldığı hâlde Allah ona cennette keyif çattırıyor...’ diye söylen- di. Ardından, yaman bir hile ile Âdem’i cennetten çıkarmanın hesabını yapma- ya başladı. Bu maksatla cennetin ka- pısının önüne kuruldu ve orada tam üç yüz sene ibadetle meşgul oldu. Sonunda herkes tarafından âbid ve zâhid bir kul olarak tanındı. İblis bu arada cennetten birinin çıkması için can atıyordu. Ama Allah tam üç yüz sene boyunca hiç kim- seyi cennetten dışarı çıkarmadı. Gel za- man git zaman derken, cennetin cümle kapısından nihayet birisi çıktı. Kapı- dan çıkıp gelen varlık Tavus kuşu idi. İblis, cennetteki kuşların efendisi olan Tavus’u karşısında görünce, ‘Ey say- gıdeğer varlık! Sen kimsin? İsmini ba- ğışlar mısın? Ben bugüne kadar senin kadar güzel bir varlık görmedim.’ dedi.
Tavus, ‘Ben cennet kuşlarından biriyim, adım Tavus.’ diye karşılık verdi. Bunun üzerine İblis ağlamaya başladı. Tavus, ‘Ya sen kimsin ve niçin ağlıyorsun?’ diye sordu. İblis, ‘Ben üst düzey meleklerden biriyim. Lakin beni ağlatan şey şu ki, sen bu mükemmel güzelliğini kaybede- ceksin.’ dedi. Tavus, ‘Yani ben bu güzelli- ğimi kaybedeceğim öyle mi?’ diye sorun- ca İblis, ‘Evet, tüm varlıklar bir zaman sonra yok olup gidecekler. Ancak ebedi- lik ağacından yiyenler müstesna!’ diye cevap verdi. Bunun üzerine Tavus, ‘Peki o ağaç nerede?’ diye sordu. İblis, ‘Cen- nette!’ diye cevapladı. Tavus, ‘Peki onun yerini bize kim gösterecek?’ diye sordu. İblis, ‘Ben, tabii eğer beni içeri sokar- san...’ diye cevapladı. Tavus, ‘Bu imkan- sız!’ dedi; ‘çünkü cennetin baş muhafızı Rıdvan hiç kimseyi içeri sokmadığı gibi dışarı da çıkarmaz. Ama yine de ben bu konuda sana yardımcı olacak birini biliyorum.’ dedi. İblis, ‘O kim?’ diye so- runca Tavus, ‘Allah’ın halifesi Âdem’in hizmetçiliğini yapan Yılan...’ diye cevap verdi. Bu konuşmanın ardından Ta- vus cennete geri döndü ve hemen gidip İblis’in söylediklerini yılana aktardı. Yı- lan bir koşu cennetin kapısına geldi. İb- lis vakit kaybetmeden sordu: ‘Beni içeri sokabilir misin?’ Yılan, ‘Peki sen havaya dönüşüp benim ağzıma girebilir misin?’ diye karşılık verdi. İblis, ‘Evet!’ dedi ve sonunda yılanın ağzında cennete gir- di. İblis, yılanın ağzında veya karnın- da cennete girdikten hemen sonra arz-ı endam etti. Ardından, Allah’ın Âdem ve eşine yasakladığı ağacın meyvesin- den alıp Havvâ’ya getirdi ve ‘Hele bir bak şu ağacın meyvesine! Kokusu, tadı ve rengi ne kadar güzel değil mi?’ dedi. Havvâ, İblis’in tahrikiyle meyveyi alıp
02/2019 | İTÜ RSG 37