Page 38 - RSG_MAG_17_RO
P. 38
sanat hakkında - { şubat 2019 }
38 İTÜ RSG | 02/2019
yedi. Sonra Âdem’e götürdü ve ‘Hele bir bak şu meyveye! Kokusu, tadı ve rengi ne kadar güzel değil mi?’ dedi. Bu söz üzerine Âdem de onu yedi. İşte tam o esnada Âdem ve Havvâ edep yerlerinin açıkta olduğunu fark etti. Âdem hemen bir ağacın dalları arasına saklandı. O sırada Allah, ‘Âdem neredesin?’ diye seslendi. Âdem, ‘Buradayım ey rabbim!’ diye cevap verdi. Allah, ‘Orta yere çık- mayacak mısın? Yoksa benden mi ka- çıyorsun?’ diye sordu. Âdem, ‘Bilakis ey rabbim, senden utanıyorum!’ diye karşı- lık verdi. Bunun üzerine Allah, ‘Kendi- sinden yaratılmış olduğun toprak artık lanetlendi. Onun meyvesi dikene dönüş- tü.’ diye seslendi. Ardından Havvâ’ya yönelip, ‘Ey Havvâ! Sen benim kulumu ayarttın. Artık çok zor doğum yapacak- sın. Karnındakini doğurmak istediğin- de defalarca ölümün soğuk nefesini yanı başında hissedeceksin.’ dedi. Allah son olarak yılana da şöyle söyledi: ‘O mel’un İblis’i karnında cennete sokan sen var ya sen; işte sen benim kulumu ayarttın. Bu yüzden sen de lanetlendin. Bundan sonra karnının üzerinde sürünecek ve sadece toprakla besleneceksin. Ayrıca, sen Âdemoğlu’nun onlar da senin düş- manın olacak. Birbirinizle karşılaştığı- nızda sen onların topuklarını ısıracak- sın, onlar da senin başını ezecekler.’ [....] Allah bu azarlamanın ardından Âdem, Havvâ, İblis, yılan ve tavus kuşunu cen- netten kovdu” (Öztürk, 2004, 162).
Âdem ile Havva Minyatüründe Yı- lan
Söz konusu Falnâme minyatüründe en önemli imgelerden biri yılandır. Âdem ile Havva’nın hemen arkasın- da görülen siyah renkli yılan, ağ-
zında yapraklarla tasvir edilmiştir. Yılanın, hemen hemen bütün dünya kültürlerinde ve mitolojilerinde kar- şımıza çıktığı unutulmamalıdır. Yı- lan çok uzun süre yaşaması, yılda iki defa deri değiştirmesi ve organlarını yenileyebilmesi gibi özellikleri ile in- sanların eski çağlardan beri özel an- lamlar yüklediği bir hayvandır. Bazı türlerinin zehirli oluşu, yılanın ba- zen ölümle ve kötülükle özdeşleştiril- mesine yol açmıştır. Birçok kültürde şifanın ve hastalığın aynı zaman- da yaşamın ve ölümün simgesidir, çoğunlukla da efsanevi bahçelerde görülür. Örneğin altın elma (ya da portakal) ağaçlarının bulunduğu ve Ladon adlı bir yılan tarafından koru- nan Hesperidler’in Yunan Bahçesi ile Gılgamış’ın hayat bitkisinin yılan ta- rafından ele geçirildiği Bilgelik Tan- rıçası Siduri’ye ait Sümer bahçesi... (Schipper, 2015, 167) Çoğu mitolojide su ve toprakla, gök ve yeraltı âlemi ile ilişkilendirilir. Zerdüştîlik gibi bazı dinlerce yılan lanetlenirken Orta ve Güney Amerika ile Güney Afrika’nın yerli toplumlarında, Sümer, Eski Mı- sır, eski Arap, eski Yunan ve Roma ile gnostik Hıristiyanlık, Hinduizm ve Budizm gibi dinlerde yılana saygı gösterilmiş hatta tapılmıştır. (Gür- kan, 2013, 527) Sümerlerin boynuzlu yılan biçiminde sembolize edilen yer altı tanrısı Ningizzida (Gerçek Ağa- cın İlahı), içinden hayatın çıktığı ve tekrar ona döndüğü sudan meyda- na gelen boşluğun ilk örneğidir. Ba- bil yaradılış hikâyesine göre Tanrı Marduk, ejderha şeklindeki su cana- varı Tiamat’ı yendikten sonra onun vücudundan göğü ve yeri yaratmış-